2 Aralık 2012 Pazar

10.Sınıf Edebiyat Kitabı Cevapları- Olay çevresinde Oluşan Metinler- Battalname sayfa 92- 96



HAZIRLIK SAYFA 92
1.Battal ve Seyyid kelimelerinin anlamını öğrenerek Battal Gazi hakkında bilgi edininiz.
1.Battal kelimesinin anlamı en büyük demektir. Seyyid, Hz. Muhammed’in  soyundan gelen kişilere verilen addır.
 Battal Gazi veya Seyyid Battal Gazi, 8. yüzyılda yaşadığı tahmin edilen ve hakkında çeşitli inanışlar bırakmış bir liderdir. Türk bir kahramandır. Emevilerin Anadolu'nun doğusunu fethetmesi ile oraya yerleşmiş bir Arap ailenin oğludur. Battal Gazi, Malatya'da doğmuştur. Doğduğu ve yaşadığı evin yeri halen mevcuttur. Yıkıntı halinde korunmaktadır. Uzun yıllar halka yemek dağıtılan hayrat yeri olarak kullanılmıştır. Evliya Çelebi seyahatnamesinde bahsedilmektedir.
Battal Gazi hakkında bugüne ulaşabilmiş kaynaklar sadece mesnevi tarzı yazılmış, birbirini hem destekleyen hem de çelişen olgular içeren destanlar ve halkın hafızasında kalmış olan bilgilerdir.
Battal Gazi Destanı'nda ve halk hikâyelerinde, Emeviler zamanında Arap ordusuyla birlikte İstanbul'u kuşattığı anlatılmaktadır. Kuşatma hem denizden hem karadan yapılmış, fakat başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
Destanda Battal'ın düşmanı, Arap komutanına oyun oynayıp kuşatma başladığında İstanbul'a geçerek imparatorluğunu ilan eden İmparator Leon'dur. Arap tarihinde II. İstanbul kuşatmasının tarihi 717-718 olarak belirtilmektedir. Bizans tarihindeki veriler de bu tarihi doğrular niteliktedir. Ayrıca Bizans tarihinde İmparator III. Leon'un tahta çıkma tarihi 717 olarak belirtilmiştir, bundan dolayı destandaki Leon'un İmparator III. Leo İsauryalı olma olasılığı üzerinde durulmaktadır. Destanda Battal Gazi'nin kuşatma sırasında yirmili yaşlarında olduğu söylendiği için, Battal Gazi'nin doğum yılının 690-695 civarı olmasının olası olduğu düşünülmektedir. Battal Gazi'nin 740 yılındaki Afyon (Akroinon) Savaşı'nda öldüğü konusunda tarihçiler mütabakata varmışlardır.
740 yılında Eskişehir'in Seyitgazi ilçesi yakınlarında savaşta aldığı yara sebebiyle şehit olmuştur. Anadolu'da İslamın yayılmasına büyük katkıları olmuştur. Günümüzde Battal Gazi ile ilgili en kapsamlı çalışma Ankara Polis Koleji'nde Metin İnceleme Kulübü tarafından sürdürülmektedir.
Seyyid Battal Gazi Muhammed'in torunudur. Kendisi Emevi komutanı değildir. Ama Emevi ordusunda görev almıştır. Abdulvehab Gazi, Muhammed'in de aldığı emaneti yaklaşık iki yüzyıl sonra Seyyid Battal Gaziye teslim etmiştir. Seyyid Battal Gazi Aleviler için serçeşmedir. Seyyid Battal Gazi'nin torunları Amasya Merzifon'da, Eskişehir Seyitgazi'de ve Malatya civarında yaşamaktadır. Kendisi Ayasofya Kilisesine (camiine) giren ve o zamanın düşman komutanı Leo'nun korkusuna sebep olan seyyiddir. Halen Manisa, Eskişehir, Amasya, Tokat, Sivas yörelerinde Battal Gazi soyuna ikrar vermiş bu ocaktan olan Aleviler vardır.
2.Danişmentname hakkında bilgi edininiz.
2.Danişmendname Anadolu’nun fethini ve bu fethi gerçekleştiren kahramanların anlatıldığı bir destandır.
12 yy’da sözlü olarak şekillenmiş 13 yy’da yazıya geçirilmiştir.
Anadolu coğrafyası destanda gerçek isimleriyle yer alır.
Destanda adı geçen kahramanlar gerçek Türk beyleridir.
Bu destan uzun bir süre bir tarih kitabı olarak nitelendirilmiştir.
Eser ilk defa Anadolu Selçuklu Sultanı İkinci İzzeddin Keykavus’un emriyle İbn-i Ala tarafından derlendi.
Eser ikinci olarak Osmanlı Hükümdarı Sultan İkinci Murad’ın emriyle Tokat Dizdarı Arif Ali tarafından Türkçe olarak aralarında manzum parçaların da bulunduğu bir nesir diliyle 17 bölüm halinde yazdı.
Battalname’nin bir devamı olarak kabul edilir.
Halk şairleri tarafından da “Mefailün mefailün faulün” vezniyle manzum olarak yazılmıştır.
Tarihçiler için kaynak eserlerden sayılmıştır.
Anadolu’nun birçok kütüphanesinde nüshaları bulunmaktadır.
Danişmentname’nin dil özellikleri hakkında neler söyleyebiliriz?
-Kısa cümleler kullanılmıştır.
-Özgün metinde kullanılan bazı seslerle günümüz Türkçesindeki sesler arasında farklılaşmaların olduğu görülmektedir.
budagına > budağına basdı > bastı kim > ki
ol > o düşi > düşü dahı > dahi
3.Dede Korkut hikayelerinin ne zaman yazıya geçirildiği hakkında bilgi edininz.
3. Dede Korkut Kitâbı (kendi adıyla Kitāb-ı Dedem Ḳorḳud Alā Lisān-ı Tāife-i Oġuzḫan), Oğuz Türklerinin en bilinen epik destanlarındandır. 15. ve 16. yüzyılda yazıya geçirilmiştir. Dede Korkut Kitabı’ndaki hikâyeler tarih boyunca dilden dile, anlatıcıdan anlatıcıya aktarılan bir sözlü gelenek ürünüdür.
Dede Korkut Kitabı, destani Oğuz hikâyelerinin mecmuasıdır. Çok önce teşekkül eden ve asırlarca Türklerin arasında yaşayıp gelişen bu destanlar nihayet 15. asrın sonları ile 16. asrın başlarında yazıya geçirilmiştir.[1] Eserde nazım ve nesir bir arada verilmiştir.
4. XIV. Yüzyıl şairi Ahmedi’nin “İskendername” adlı eserinin konusunu bulunuz.
4.İ skendernâme, ünlü Türk Divan edebiyatı şairi Ahmedî tarafından kaleme alınmış bir mesnevidir. 1390 yılında yazılan mesnevi I. Beyazıt'ın oğlu Emir Süleyman'a sunulmuştur. Adından da anlaşılabileceği gibi eser Büyük İskender'in hayatını konu alır. Fakat, çoğu araştırmacıya göre, eserin amacı ismi geçen kişinin hayatını anlatmaktan çok bu hayatı bir çerçeve-hikâye olarak kullanıp birçok farklı bilim dalına dair çeşitli bilgiler vermektir. Nitekim eserde konu edinilen İskender'in yaşam öyküsü ile İskender'in gerçek yaşam öyküsü arasında büyük farklılıklar bulunur. Çoğu araştırmacı göre şiir açısından çok parlak bir eser olarak kabul edilmeyen İskendernâme´yi önemli kılan ana unsur ihtiva ettiği bilgilerdir. Her ne kadar bir mesnevi olsa ve nazım şeklinde yazılmışsa da eserin içeriğinin büyük bir kısmı geometri, astronomi, tıp, felsefe, siyaset, etik, teoloji gibi bilimlere dair bilgiler içerir. Bu da eseri Bilim Tarihi ve Felsefe Tarihi açısından önemli kılar. Eserin bu özelliği birçok bilimadamı ve şairin eseri edebi bir eserden ziyade bilimsel bir eser olarak görmesine sebep olmuştur.
5. Zülkarneyn ve İskender hakkında bilgi edininiz.
5.  Hazret-i Zülkarneyn (as), Kur’ân’da ismiyle zikredilen sâlihlerdendir. Kimliği konusunda açık bir nass olmadığı için nebi mi olduğu, veli mi olduğu, sâlih bir padişah mı olduğu hep tartışma konusu olmuştur. Bazı müfessirler, Kur’ân’da Allah’ın “Yâ Ze’l-karneyn” şeklinde hitap ettiğinin bildirilmesini nazara alarak nebî olduğunu; bazıları da velî olduğunu iddiâ ederler. Bu konudaki ihtilâfa Üstad Bedîüzzaman (ra) son noktayı koyar: Zülkarneyn, Allah’ın kendisini te’yid ettiği, hususî güç ve kuvvet verdiği, Yemen Padişahlarından bir şahıstır ki, Hazret-i İbrahim (as) zamanında yaşamış ve Hazret-i Hızır’dan ders almıştır.
Zülkarneyn, “İskender” olarak da tanınmıştır. Her ne kadar Fahrüddin Râzî tefsirinde Yunanlı İskender’in Zülkarneyn olduğunu söylemişse de; milattan takriben üç yüz sene önce yaşamış ve Aristo’dan ders almış olan Yunanlı İskender’in tarihî bilgiler açısından Zülkarneyn olamayacağında müfessirlerin çoğunluğu birleşmişlerdir. Bedîüzzaman (ra) da Zülkarneyn’in, Yunanlı İskender olmadığını kaydetmiştir.
Hazret-i Zülkarneyn’in, Ye’cüc ve Me’cüc denilen bozguncu, fitne ve fesatçı, mütecaviz, vahşî, saldırgan, yağmacı, yıkıcı ve zalim iki kabilenin şerrinden ve saldırılarından medenî ve mazlum kavimleri korumak için bir sed bina ettiğini, yine Kur’ân beyan eder.
Büyük İskender
Büyük İskender veya III. Aleksander, (Yunanca: Megas Aleksandros; 22 Temmuz M.Ö. 356, Pella, Makedonya - 13 Haziran M.Ö. 323, Babil), Makedonyalı İskender olarak da bilinir. M.Ö. 336-323 yılları arasında Makedonya kralı ve tarihteki en büyük komutanlardan biri. Makedonya kralı II. Filip'in oğlu.
Pers İmparatorluğu'nu yıkarak Yunanistan'dan Hindistan'a kadar uzanan büyük bir imparatorluk kurmuş, Eski Yunan uygarlığının Doğu'ya yayılmasında etkili olmuş ve efsanevi bir kahramana dönüşmüştür.
6. Ahmedi ve sanat anlayışı hakkında bilgi edininiz.
6. Ahmedi
Asıl ismi abuzeri İbrahim'dir, 14. yüzyılın en büyük divan şairidir,
Hayatının ilk yıllarını ve ilk öğretimini Anadoluda tamamladıktan sonra öğrenim için Mısır'a gitmiştir. Öğrenimini bitirdiğinde, Kütahya'ya geldi. Önce Süleyman Şah'ın (Germiyan beyi), daha sonra ise Timur'un koruması altına girdi. Amasya'da 1414 yılında vefaat etti.
Ahmedî, dönemindeki şairleri büyük ölçüde etkilemiştir. Eserleri dini konular veya temalar içermez. Fars şiir formunu Türkçe'ye uygulamaya çalışmıştır, fakat Farsça mecazlar Türkçe'ye tam olarak aktarılamadığı için şiirlerinde düzenli ve güçlü mısra yapıları bulunmamaktadır.Genellikle yüksek zümreye (padişahlara) hitap etmiştir.
Başlıca Eserleri
Ahmedi Divanı
Cemşîd ü Hurşid (mesnevi)
İskendername(mesnevi)
Ahmedi Divanı
6 nüshaya sahip olan Divan, Ahmedi'nin şairlik yeteneğini ortaya koyduğu önemli eserlerindendir.Özellikle la-dini şiirlerde Hoca Dehhani'den etkilenmiş olduğu görülür.Dehhani dışında etkisinde kaldığı şairler Aşık Paşa,Gülşehri,Ahi Evran olarak sıralanabilir. Ahmedi'nin şiirlerinin bir kısmı nazire mecmualarında bulunmaktadır.
Cemşid ü Hurşid
İranlı şair Salman Saveci'nin aynı adı taşıyan 1700 beyitlik yapıtının genişletişmiş çevirisi olan, Cemşîd ü Hurşîd, ünlü 14. yüzyıl divan şairi Ahmedî'nin belki de en çok tanınan eseridir.Ahmedî'nin bu ünlü mesnevisi beş bin beyitliktir.Mesnevide gündelik hayata dair unsurlara sık rastlanmaktadır. Eserden bir beyit: Didi kim derdümün yokdur keranı- Nice takrir ideyim ben anı
Ahmedî'nin bir de divanı olup, değeri İskender-nâme’sine nisbetle daha yüksektir; sekiz bin beyitten fazla olan bu divanda şiirin muhtelif şekillerini havi manzumeler görülür; yine Ahmedî'nin beş bin beyitli Cemşid ü Hurşid isimli manzumesi, Çin hükümdarının oğlu Cemşid ile Rum kayserinin kızı Hurşid arasındaki âşikane macerayı tasvir etmektedir; gerek bu eserini ve gerek Tervîhü’l-Ervâh adındaki tıbba dair manzum ve mufassal telifini Emîr Süleyman Çelebi'nin emriyle kaleme almıştır.
İskendernâme
İskendernâme, ünlü Türk Divan edebiyatı şairi Ahmedî tarafından kaleme alınmış bir mesnevidir.Klasik edebiyatta Ayine-i İskender olarak anılır. 1390 yılında yazılan mesnevi I. Beyazıt'ın oğlu Emir Süleyman'a sunulmuştur. Adından da anlaşılabileceği gibi eser Büyük İskender'in hayatını konu alır. Fakat, çoğu araştırmacıya göre, eserin amacı ismi geçen kişinin hayatını anlatmaktan çok bu hayatı bir çerçeve-hikâye olarak kullanıp birçok farklı bilim dalına dair çeşitli bilgiler vermektir. Nitekim eserde konu edinilen İskender'in yaşam öyküsü ile İskender'in gerçek yaşam öyküsü arasında büyük farklılıklar bulunur. Nizami'nin 2500 beyitlik İskendernâme'sinin bazı kısımları tercüme edilerek esere dahil edilmiştir. Ahmedî bu mesnevide 3 farklı şahsiyete 3 sembol yüklemiştir; Aristo aklı,İskender ruhu,İskender'in savaştığı Dara nefsi temsil eder.Ahmedî, Sultanın isteği üzerine mesnevisinin sonuna ilk manzum Osmanlı tarihi sayılabilecek 334 beyitlik bir Gazavat-nâme eklemiştir. Çoğu araştırmacı göre şiir açısından çok parlak bir eser olarak kabul edilmeyen İskendernâme´yi önemli kılan ana unsur ihtiva ettiği bilgilerdir. Her ne kadar bir mesnevi olsa ve nazım şeklinde yazılmışsa da eserin içeriğinin büyük bir kısmı geometri, astronomi, tıp, felsefe, siyaset, etik, teoloji gibi bilimlere dair bilgiler içerir. Bu da eseri Bilim Tarihi ve Felsefe Tarihi açısından önemli kılar. Eserin bu özelliği birçok bilimadamı ve şairin eseri edebi bir eserden ziyade bilimsel bir eser olarak görmesine sebep olmuştur. Eseri bu şekilde yorumlayanlar arasında Latîfî ve E. J. Wilkinson Gibb gibi isimler vardır. Franz Babinger ise İskendernâme'nin Büyük İskender'e ait efsaneleri tesvir ettikten sonra bir bilim ansiklopedisi halini aldığını belirtir.
7…
8.Her  insanın içinde ölümsüzlük duygusu vardır. İnsan ölümsüz olmayı ister ama bir süre sonra yaşlandığı, eli ayağı tutmadığı zaman bunun doğru olmadığını anlar.
9. İnsanı en çok etkileyen duygulardan biri kahramanlık duygusudur. Bu duygu insanı kendini ve bağlı olduğu milletini yabancı baskılardan ve tehlikelerden korumak için sürekli canlı tutulan bir duygudur.
 Sayfa 94.
1.
* Seyyid Kuzande cazuyla karşılaşır
* Kuzende Cazu koynundan çıkardığı taşa efsun okuyup Seyyid’e atar.
* Seyyid Kuzande cazunun attığı okla ateş içinde kalır. Ateş içinden ejderhalar çıkar.
* Seyyid peygamber duasını okur ve Aşkar’a biner…..
* Kayser kaçar ancak yakalanıp seyyidin huzuruna getirilir.
* Seyyid Kayserden Müslüman olmasını ister.
* Kayser seyyidin Müslüman ol çağrısına  karşı öneride bulunur.
* Kayserin isteği seyyid, halife ve diğer ulular tarafından görüşülür.
*Seyyid kayserden şehirde gön kadar yer ister
* Seyyid şehirde yer tutup pek çok kilise ve dükkanı harap eder.
* kayser Seyyidi halifeye şikayet eder
* Seyyid, kayserin kendisini halifeye şikayetine sert tepki gösterir.
* seyyid ve yanındakiler Cuma namazı kılıp İstanbul’dan Malatya’ya giderler
2. Kişiler: Seyit Battal, Halife,Esatur Kayser,
Zaman: "Bir gün, ertesi gün,sonra, o dem" gibi belirsiz zaman ifadeleri..."
Mekan: " Rum İstanbul ,Malatya şehri, gibi mekanlar...
3.a. Hazırlık kısmında bu soru cevaplandı.
    b . Günümüzde bu tiplerle karşılaşma imkanı yoktur.
    c. Çünkü kahramanlık gösteren kişi odur.
4. mekan tam belirgin değildir. Meydan, şehir, gibi belirsiz mekanlar verilmiştir.
5. Metinde zaman kavramı da belirgin değildir. “Yedi yıllık haracı alıp” ifadesinde zaman kavramı var. İstanbul’dan Malatya’ya gidiş ifadeleri var.
6. Metin, kişi ve zaman uyum içindedir. Mekan savaş yaşanan bir yere uygundur. Kişiler askerlerden oluşmakta
7.a. Metnin teması kahramanlık.
    b. Battal Gazi de savaş İslam için yapılmaktadır. Oğuz Kağan  Destanında ise bireysel kahramanlık ön plandadır. Her ikisi, de kahramanlık temasını işlemişlerdir.
8. metnin teması  eserin yazıldığı dönemin özelliklerini yansıtmaktadır. Temanın işlendiği zamanda Anadoluda savaşlar yapılmaktadır.
9. bir çok film var. Fetih 1453,  Cengiz Han
10.
11. Metinde anlatıcı her şeyi bilen gören gözlemleyen bir kişidir.
12. a. Cazu> cadı, ol> o, anı> onu, çünkim> çünkü
b. çoğunun anlamı biliniyor.
c. meydana, girdi, kırk, saçarlar, görüp, sünniler, meydan, korktular….
Çünkim      mel’un          Seyyid’i         gördü
                      Özne              nesne              yüklem
d. metin XIV. Yüzyıl Oğuz Türkçesinin dil özelliklerini yansıtmaktadır.
13. metinde tasvir ifade eden çok bölüm yoktur. Seyyid, Aşkar’ı sürdü, ileri geldi, tiğ çaldı, laini iki pare eyledi, islam leşkeri tekbir getirip at saldılar. Bu tür anlatım olayın zihinde daha iyi canlandırılmasını sağlar.
14. bu hikayeler daha çok  Anadolu’da  Hristiyanlarla yapılan  savaşlarda geçmektedir.
15. a.Cazunu büyü yapması, Seyyid’e ateş göndermesi. Destanlarda rastlanmaktadır.
b….
c. Battalname , bazı olağanüstülüklerin işlenmesi yönüyle destan özelliği gösterir. Olay örgüsü, kişi mekan ve bir anlatıcının olması yönüyle günümüz hikayelerinin özelliklerini yansıtır.
16. eserin yazarı savaşa katılmış bir kişidir. Bu dönemde savaşlarda vak’a nüvistler vardır. Bunlar savaşa katılıp yaşananları yazıya geçirirlerdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder