HAZIRLIK SAYFA 92
1.Battal ve Seyyid
kelimelerinin anlamını öğrenerek Battal Gazi hakkında bilgi edininiz.
1.Battal
kelimesinin anlamı en büyük demektir. Seyyid, Hz. Muhammed’in soyundan gelen kişilere verilen addır.
Battal Gazi veya Seyyid Battal Gazi,
8. yüzyılda yaşadığı tahmin edilen ve hakkında çeşitli inanışlar bırakmış bir liderdir.
Türk bir kahramandır. Emevilerin Anadolu'nun doğusunu fethetmesi ile oraya
yerleşmiş bir Arap ailenin oğludur. Battal Gazi, Malatya'da doğmuştur. Doğduğu
ve yaşadığı evin yeri halen mevcuttur. Yıkıntı halinde korunmaktadır. Uzun
yıllar halka yemek dağıtılan hayrat yeri olarak kullanılmıştır. Evliya Çelebi seyahatnamesinde bahsedilmektedir.
Battal Gazi
hakkında bugüne ulaşabilmiş kaynaklar sadece mesnevi tarzı yazılmış, birbirini
hem destekleyen hem de çelişen olgular içeren destanlar ve halkın hafızasında
kalmış olan bilgilerdir.
Battal Gazi
Destanı'nda ve halk hikâyelerinde, Emeviler zamanında Arap ordusuyla birlikte
İstanbul'u kuşattığı anlatılmaktadır. Kuşatma hem denizden hem karadan
yapılmış, fakat başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
Destanda Battal'ın düşmanı, Arap
komutanına oyun oynayıp kuşatma başladığında İstanbul'a geçerek imparatorluğunu
ilan eden İmparator Leon'dur. Arap tarihinde II. İstanbul kuşatmasının tarihi
717-718 olarak belirtilmektedir. Bizans tarihindeki veriler de bu tarihi
doğrular niteliktedir. Ayrıca Bizans tarihinde İmparator III. Leon'un tahta
çıkma tarihi 717 olarak belirtilmiştir, bundan dolayı destandaki Leon'un
İmparator III. Leo İsauryalı olma olasılığı üzerinde durulmaktadır. Destanda
Battal Gazi'nin kuşatma sırasında yirmili yaşlarında olduğu söylendiği için,
Battal Gazi'nin doğum yılının 690-695 civarı olmasının olası olduğu düşünülmektedir.
Battal Gazi'nin 740 yılındaki Afyon (Akroinon) Savaşı'nda öldüğü konusunda
tarihçiler mütabakata varmışlardır.
740 yılında
Eskişehir'in Seyitgazi ilçesi yakınlarında savaşta aldığı yara sebebiyle şehit
olmuştur. Anadolu'da İslamın yayılmasına büyük katkıları olmuştur. Günümüzde
Battal Gazi ile ilgili en kapsamlı çalışma Ankara Polis Koleji'nde Metin
İnceleme Kulübü tarafından sürdürülmektedir.
Seyyid
Battal Gazi Muhammed'in torunudur. Kendisi Emevi komutanı değildir. Ama Emevi
ordusunda görev almıştır. Abdulvehab Gazi, Muhammed'in de aldığı emaneti
yaklaşık iki yüzyıl sonra Seyyid Battal Gaziye teslim etmiştir. Seyyid Battal
Gazi Aleviler için serçeşmedir. Seyyid Battal Gazi'nin torunları Amasya
Merzifon'da, Eskişehir Seyitgazi'de ve Malatya civarında yaşamaktadır. Kendisi
Ayasofya Kilisesine (camiine) giren ve o zamanın düşman komutanı Leo'nun
korkusuna sebep olan seyyiddir. Halen Manisa, Eskişehir, Amasya, Tokat, Sivas
yörelerinde Battal Gazi soyuna ikrar vermiş bu ocaktan olan Aleviler vardır.
2.Danişmentname
hakkında bilgi edininiz.
2.Danişmendname
Anadolu’nun fethini ve bu fethi gerçekleştiren kahramanların anlatıldığı bir
destandır.
12 yy’da
sözlü olarak şekillenmiş 13 yy’da yazıya geçirilmiştir.
Anadolu
coğrafyası destanda gerçek isimleriyle yer alır.
Destanda adı
geçen kahramanlar gerçek Türk beyleridir.
Bu destan
uzun bir süre bir tarih kitabı olarak nitelendirilmiştir.
Eser ilk
defa Anadolu Selçuklu Sultanı İkinci İzzeddin Keykavus’un emriyle İbn-i Ala
tarafından derlendi.
Eser ikinci
olarak Osmanlı Hükümdarı Sultan İkinci Murad’ın emriyle Tokat Dizdarı Arif Ali
tarafından Türkçe olarak aralarında manzum parçaların da bulunduğu bir nesir
diliyle 17 bölüm halinde yazdı.
Battalname’nin
bir devamı olarak kabul edilir.
Halk
şairleri tarafından da “Mefailün mefailün faulün” vezniyle manzum olarak
yazılmıştır.
Tarihçiler
için kaynak eserlerden sayılmıştır.
Anadolu’nun
birçok kütüphanesinde nüshaları bulunmaktadır.
Danişmentname’nin
dil özellikleri hakkında neler söyleyebiliriz?
-Kısa
cümleler kullanılmıştır.
-Özgün
metinde kullanılan bazı seslerle günümüz Türkçesindeki sesler arasında
farklılaşmaların olduğu görülmektedir.
budagına > budağına
basdı > bastı kim > ki
ol > o düşi >
düşü dahı > dahi
3.Dede Korkut
hikayelerinin ne zaman yazıya geçirildiği hakkında bilgi edininz.
3. Dede
Korkut Kitâbı (kendi adıyla Kitāb-ı Dedem Ḳorḳud Alā Lisān-ı Tāife-i Oġuzḫan),
Oğuz Türklerinin en bilinen epik destanlarındandır. 15. ve 16. yüzyılda yazıya
geçirilmiştir. Dede Korkut Kitabı’ndaki hikâyeler tarih boyunca dilden dile,
anlatıcıdan anlatıcıya aktarılan bir sözlü gelenek ürünüdür.
Dede Korkut
Kitabı, destani Oğuz hikâyelerinin mecmuasıdır. Çok önce teşekkül eden ve
asırlarca Türklerin arasında yaşayıp gelişen bu destanlar nihayet 15. asrın
sonları ile 16. asrın başlarında yazıya geçirilmiştir.[1] Eserde nazım ve nesir
bir arada verilmiştir.
4.
XIV. Yüzyıl şairi Ahmedi’nin “İskendername” adlı eserinin konusunu bulunuz.
4.İ skendernâme, ünlü Türk Divan
edebiyatı şairi Ahmedî tarafından kaleme alınmış bir mesnevidir. 1390 yılında
yazılan mesnevi I. Beyazıt'ın oğlu Emir Süleyman'a sunulmuştur. Adından da
anlaşılabileceği gibi eser Büyük İskender'in hayatını konu alır. Fakat, çoğu
araştırmacıya göre, eserin amacı ismi geçen kişinin hayatını anlatmaktan çok bu
hayatı bir çerçeve-hikâye olarak kullanıp birçok farklı bilim dalına dair
çeşitli bilgiler vermektir. Nitekim eserde konu edinilen İskender'in yaşam
öyküsü ile İskender'in gerçek yaşam öyküsü arasında büyük farklılıklar bulunur.
Çoğu araştırmacı göre şiir açısından çok parlak bir eser olarak kabul edilmeyen
İskendernâme´yi önemli kılan ana unsur ihtiva ettiği bilgilerdir. Her ne kadar
bir mesnevi olsa ve nazım şeklinde yazılmışsa da eserin içeriğinin büyük bir
kısmı geometri, astronomi, tıp, felsefe, siyaset, etik, teoloji gibi bilimlere
dair bilgiler içerir. Bu da eseri Bilim Tarihi ve Felsefe Tarihi açısından
önemli kılar. Eserin bu özelliği birçok bilimadamı ve şairin eseri edebi bir
eserden ziyade bilimsel bir eser olarak görmesine sebep olmuştur.
5. Zülkarneyn ve
İskender hakkında bilgi edininiz.
5. Hazret-i Zülkarneyn (as), Kur’ân’da ismiyle
zikredilen sâlihlerdendir. Kimliği konusunda açık bir nass olmadığı için nebi
mi olduğu, veli mi olduğu, sâlih bir padişah mı olduğu hep tartışma konusu
olmuştur. Bazı müfessirler, Kur’ân’da Allah’ın “Yâ Ze’l-karneyn” şeklinde hitap
ettiğinin bildirilmesini nazara alarak nebî olduğunu; bazıları da velî olduğunu
iddiâ ederler. Bu konudaki ihtilâfa Üstad Bedîüzzaman (ra) son noktayı koyar:
Zülkarneyn, Allah’ın kendisini te’yid ettiği, hususî güç ve kuvvet verdiği,
Yemen Padişahlarından bir şahıstır ki, Hazret-i İbrahim (as) zamanında yaşamış
ve Hazret-i Hızır’dan ders almıştır.
Zülkarneyn,
“İskender” olarak da tanınmıştır. Her ne kadar Fahrüddin Râzî tefsirinde
Yunanlı İskender’in Zülkarneyn olduğunu söylemişse de; milattan takriben üç yüz
sene önce yaşamış ve Aristo’dan ders almış olan Yunanlı İskender’in tarihî
bilgiler açısından Zülkarneyn olamayacağında müfessirlerin çoğunluğu
birleşmişlerdir. Bedîüzzaman (ra) da Zülkarneyn’in, Yunanlı İskender olmadığını
kaydetmiştir.
Hazret-i
Zülkarneyn’in, Ye’cüc ve Me’cüc denilen bozguncu, fitne ve fesatçı, mütecaviz,
vahşî, saldırgan, yağmacı, yıkıcı ve zalim iki kabilenin şerrinden ve
saldırılarından medenî ve mazlum kavimleri korumak için bir sed bina ettiğini,
yine Kur’ân beyan eder.
Büyük İskender
Büyük
İskender veya III. Aleksander, (Yunanca: Megas Aleksandros; 22 Temmuz M.Ö. 356,
Pella, Makedonya - 13 Haziran M.Ö. 323, Babil), Makedonyalı İskender olarak da
bilinir. M.Ö. 336-323 yılları arasında Makedonya kralı ve tarihteki en büyük
komutanlardan biri. Makedonya kralı II. Filip'in oğlu.
Pers
İmparatorluğu'nu yıkarak Yunanistan'dan Hindistan'a kadar uzanan büyük bir
imparatorluk kurmuş, Eski Yunan uygarlığının Doğu'ya yayılmasında etkili olmuş
ve efsanevi bir kahramana dönüşmüştür.
6. Ahmedi ve sanat
anlayışı hakkında bilgi edininiz.
6. Ahmedi
Asıl ismi
abuzeri İbrahim'dir, 14. yüzyılın en büyük divan şairidir,
Hayatının
ilk yıllarını ve ilk öğretimini Anadoluda tamamladıktan sonra öğrenim için
Mısır'a gitmiştir. Öğrenimini bitirdiğinde, Kütahya'ya geldi. Önce Süleyman
Şah'ın (Germiyan beyi), daha sonra ise Timur'un koruması altına girdi. Amasya'da
1414 yılında vefaat etti.
Ahmedî,
dönemindeki şairleri büyük ölçüde etkilemiştir. Eserleri dini konular veya
temalar içermez. Fars şiir formunu Türkçe'ye uygulamaya çalışmıştır, fakat
Farsça mecazlar Türkçe'ye tam olarak aktarılamadığı için şiirlerinde düzenli ve
güçlü mısra yapıları bulunmamaktadır.Genellikle yüksek zümreye (padişahlara)
hitap etmiştir.
Başlıca Eserleri
Ahmedi
Divanı
Cemşîd
ü Hurşid (mesnevi)
İskendername(mesnevi)
Ahmedi
Divanı
6 nüshaya
sahip olan Divan, Ahmedi'nin şairlik yeteneğini ortaya koyduğu önemli
eserlerindendir.Özellikle la-dini şiirlerde Hoca Dehhani'den etkilenmiş olduğu
görülür.Dehhani dışında etkisinde kaldığı şairler Aşık Paşa,Gülşehri,Ahi Evran
olarak sıralanabilir. Ahmedi'nin şiirlerinin bir kısmı nazire mecmualarında
bulunmaktadır.
Cemşid ü Hurşid
İranlı şair
Salman Saveci'nin aynı adı taşıyan 1700 beyitlik yapıtının genişletişmiş
çevirisi olan, Cemşîd ü Hurşîd, ünlü 14. yüzyıl divan şairi Ahmedî'nin belki de
en çok tanınan eseridir.Ahmedî'nin bu ünlü mesnevisi beş bin beyitliktir.Mesnevide
gündelik hayata dair unsurlara sık rastlanmaktadır. Eserden bir beyit: Didi kim
derdümün yokdur keranı- Nice takrir ideyim ben anı
Ahmedî'nin
bir de divanı olup, değeri İskender-nâme’sine nisbetle daha yüksektir; sekiz
bin beyitten fazla olan bu divanda şiirin muhtelif şekillerini havi manzumeler
görülür; yine Ahmedî'nin beş bin beyitli Cemşid ü Hurşid isimli manzumesi, Çin
hükümdarının oğlu Cemşid ile Rum kayserinin kızı Hurşid arasındaki âşikane
macerayı tasvir etmektedir; gerek bu eserini ve gerek Tervîhü’l-Ervâh adındaki
tıbba dair manzum ve mufassal telifini Emîr Süleyman Çelebi'nin emriyle kaleme
almıştır.
İskendernâme
İskendernâme,
ünlü Türk Divan edebiyatı şairi Ahmedî tarafından kaleme alınmış bir
mesnevidir.Klasik edebiyatta Ayine-i İskender olarak anılır. 1390 yılında
yazılan mesnevi I. Beyazıt'ın oğlu Emir Süleyman'a sunulmuştur. Adından da
anlaşılabileceği gibi eser Büyük İskender'in hayatını konu alır. Fakat, çoğu
araştırmacıya göre, eserin amacı ismi geçen kişinin hayatını anlatmaktan çok bu
hayatı bir çerçeve-hikâye olarak kullanıp birçok farklı bilim dalına dair
çeşitli bilgiler vermektir. Nitekim eserde konu edinilen İskender'in yaşam
öyküsü ile İskender'in gerçek yaşam öyküsü arasında büyük farklılıklar bulunur.
Nizami'nin 2500 beyitlik İskendernâme'sinin bazı kısımları tercüme edilerek
esere dahil edilmiştir. Ahmedî bu mesnevide 3 farklı şahsiyete 3 sembol
yüklemiştir; Aristo aklı,İskender ruhu,İskender'in savaştığı Dara nefsi temsil
eder.Ahmedî, Sultanın isteği üzerine mesnevisinin sonuna ilk manzum Osmanlı
tarihi sayılabilecek 334 beyitlik bir Gazavat-nâme eklemiştir. Çoğu araştırmacı
göre şiir açısından çok parlak bir eser olarak kabul edilmeyen İskendernâme´yi
önemli kılan ana unsur ihtiva ettiği bilgilerdir. Her ne kadar bir mesnevi olsa
ve nazım şeklinde yazılmışsa da eserin içeriğinin büyük bir kısmı geometri,
astronomi, tıp, felsefe, siyaset, etik, teoloji gibi bilimlere dair bilgiler
içerir. Bu da eseri Bilim Tarihi ve Felsefe Tarihi açısından önemli kılar.
Eserin bu özelliği birçok bilimadamı ve şairin eseri edebi bir eserden ziyade
bilimsel bir eser olarak görmesine sebep olmuştur. Eseri bu şekilde
yorumlayanlar arasında Latîfî ve E. J. Wilkinson Gibb gibi isimler vardır.
Franz Babinger ise İskendernâme'nin Büyük İskender'e ait efsaneleri tesvir
ettikten sonra bir bilim ansiklopedisi halini aldığını belirtir.
7…
8.Her insanın içinde ölümsüzlük duygusu vardır. İnsan
ölümsüz olmayı ister ama bir süre sonra yaşlandığı, eli ayağı tutmadığı zaman
bunun doğru olmadığını anlar.
9. İnsanı en
çok etkileyen duygulardan biri kahramanlık duygusudur. Bu duygu insanı kendini
ve bağlı olduğu milletini yabancı baskılardan ve tehlikelerden korumak için
sürekli canlı tutulan bir duygudur.
Sayfa 94.
1.
* Seyyid
Kuzande cazuyla karşılaşır
* Kuzende
Cazu koynundan çıkardığı taşa efsun okuyup Seyyid’e atar.
* Seyyid
Kuzande cazunun attığı okla ateş içinde kalır. Ateş içinden ejderhalar çıkar.
* Seyyid
peygamber duasını okur ve Aşkar’a biner…..
* Kayser
kaçar ancak yakalanıp seyyidin huzuruna getirilir.
* Seyyid
Kayserden Müslüman olmasını ister.
* Kayser
seyyidin Müslüman ol çağrısına karşı
öneride bulunur.
* Kayserin
isteği seyyid, halife ve diğer ulular tarafından görüşülür.
*Seyyid
kayserden şehirde gön kadar yer ister
* Seyyid
şehirde yer tutup pek çok kilise ve dükkanı harap eder.
* kayser
Seyyidi halifeye şikayet eder
* Seyyid, kayserin
kendisini halifeye şikayetine sert tepki gösterir.
* seyyid ve
yanındakiler Cuma namazı kılıp İstanbul’dan Malatya’ya giderler
2. Kişiler: Seyit Battal, Halife,Esatur Kayser,
Zaman:
"Bir gün, ertesi
gün,sonra, o dem" gibi belirsiz zaman ifadeleri..."
Mekan:
" Rum İstanbul ,Malatya
şehri, gibi mekanlar...
3.a.
Hazırlık kısmında bu soru cevaplandı.
b . Günümüzde bu tiplerle karşılaşma imkanı
yoktur.
c. Çünkü kahramanlık gösteren kişi odur.
4. mekan tam
belirgin değildir. Meydan, şehir, gibi belirsiz mekanlar verilmiştir.
5. Metinde
zaman kavramı da belirgin değildir. “Yedi yıllık haracı alıp” ifadesinde zaman
kavramı var. İstanbul’dan Malatya’ya gidiş ifadeleri var.
6. Metin,
kişi ve zaman uyum içindedir. Mekan savaş yaşanan bir yere uygundur. Kişiler askerlerden
oluşmakta
7.a. Metnin
teması kahramanlık.
b. Battal Gazi de savaş İslam için
yapılmaktadır. Oğuz Kağan Destanında ise
bireysel kahramanlık ön plandadır. Her ikisi, de kahramanlık temasını
işlemişlerdir.
8. metnin
teması eserin yazıldığı dönemin
özelliklerini yansıtmaktadır. Temanın işlendiği zamanda Anadoluda savaşlar
yapılmaktadır.
9. bir çok
film var. Fetih 1453, Cengiz Han
10.
11. Metinde
anlatıcı her şeyi bilen gören gözlemleyen bir kişidir.
12. a. Cazu>
cadı, ol> o, anı> onu, çünkim> çünkü
b. çoğunun
anlamı biliniyor.
c. meydana,
girdi, kırk, saçarlar, görüp, sünniler, meydan, korktular….
Çünkim mel’un
Seyyid’i gördü
Özne nesne yüklem
d. metin
XIV. Yüzyıl Oğuz Türkçesinin dil özelliklerini yansıtmaktadır.
13. metinde
tasvir ifade eden çok bölüm yoktur. Seyyid, Aşkar’ı sürdü, ileri geldi, tiğ çaldı,
laini iki pare eyledi, islam leşkeri tekbir getirip at saldılar. Bu tür anlatım
olayın zihinde daha iyi canlandırılmasını sağlar.
14. bu
hikayeler daha çok Anadolu’da Hristiyanlarla yapılan savaşlarda geçmektedir.
15. a.Cazunu
büyü yapması, Seyyid’e ateş göndermesi. Destanlarda rastlanmaktadır.
b….
c. Battalname
, bazı olağanüstülüklerin işlenmesi yönüyle destan özelliği gösterir. Olay örgüsü,
kişi mekan ve bir anlatıcının olması yönüyle günümüz hikayelerinin
özelliklerini yansıtır.
16. eserin
yazarı savaşa katılmış bir kişidir. Bu dönemde savaşlarda vak’a nüvistler
vardır. Bunlar savaşa katılıp yaşananları yazıya geçirirlerdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder