Dil, bireyleri birbirine bağlayan, bir toplumu gelişigüzel insan yığını olmaktan çıkaran, millet hâline getiren en önemli öğelerden biridir.
Aynı dili konuşan ve dil birliği sağlanan toplumlarda, bireyler arasında köklü bir yakınlık, sevgi ve saygı bağları oluşur. Bu bağlar, toplum yaşayışı için çok önemli olan güven duygusunun kaynağıdır. Yine biliyoruz ki birbirine güven duyan insanların meydana getirdiği toplumlarda birlik, beraberlik ve ülke bütünlüğü kolay sağlanır.
Cahit Kavcar
1. Yukarıda verilen metnin konusu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Dilin edebiyatın oluşumundaki işlevi
B) Dilin insan iletişimindeki yeri
C) Dilin toplumları birleştirmedeki işlevi
D) Bireylerin sevgi ve saygıya verdiği önem
E) Toplumdaki bireylerin görev ve sorumlulukları
Edebiyat kavramıyla ilgili aşağıda verilen yargılar doğru ise boş bırakılan yerlere (D), yanlışsa (Y) yazınız.
( D) Edebiyat, dil ile gerçekleştirilen bir güzel sanat etkinliğidir.
( D ) Edebiyat, bir gerçeği kanıtlama amacından uzak bir sanattır.
( D ) Edebiyat, yöntemi bakımından bilim dallarından farklıdır.
( Y ) Edebiyat, insanlara yararlı olan gerçekçi bir sanattır.
( D ) Edebiyat, estetik düzeyde gerçekleşen bir iletişimdir.
( Y ) Edebiyat, diğer güzel sanat dallarından farklı bir alan değildir.
Evvel zaman içinde güzel hikâyeler anlattığı için herkesin sevdiği bir adam varmış. Bu adam her sabah köyünden çıkar ve her akşam avdet ettiği vakit bütün gün iş altında bunalmış olan köylüler etrafını sararlar ve ona: "Anlat bize bakalım, bugün ne gördün?" derlermiş. O da anlatır, cinlerden, perilerden, sultanlardan, şehzadelerden bahsedermiş. Etrafındaki adamlar bu masallara doyamazlar, "Anlat bakalım, daha ne gördün?" derlermiş. "Deniz kenarına geldiğim zaman yarı belden yukarı sudan çıkmış ve yeşil saçlarını birer altın tarakla tarayan üç denizkızı gördüm!" İnsanlar kendilerine bu güzel masalları anlattığı için adamı severlermiş. Bu adam bir sabah yine her günkü gibi köyünden ayrılmış, fakat deniz kenarına gelince yarı belden yukarı sudan çıkmış ve yeşil saçlarını birer altın tarakla tarayan üç deniz kızı görmüş. O gün köyüne avdet ettiği zaman diğer akşamlar gibi etrafını saranlar ona: "Anlat, ne gördün?" diye sormuşlar. Fakat o: "Hiçbir şey görmedim!" cevabını vermiş.
Abdülhak Şinasi Hisar
3. Bu metni edebî bir metin yapan özellikler nelerdir? Yazınız.
a) Kurmaca bir metindir.
b) İleti açık bir şekilde verilmemiştir.
c)Metnin yorumlamaya açıktır.
d)Metin bilgi vermek amacıyla yazılmamıştır. Bir duyguyu, düşünceyi sezdirmek amacıyla yazılmıştır.
a) Kurmaca bir metindir.
b) İleti açık bir şekilde verilmemiştir.
c)Metnin yorumlamaya açıktır.
d)Metin bilgi vermek amacıyla yazılmamıştır. Bir duyguyu, düşünceyi sezdirmek amacıyla yazılmıştır.
4. Aşağıdaki seçeneklerden hangisinde Batı Türkçesinin dönemleri doğru sırayla verilmiştir?
A) Eski Anadolu Türkçesi - Osmanlı Türkçesi - Türkiye Türkçesi
B) Türkiye Türkçesi - Çağatay Türkçesi - Uygur Türkçesi
C) Osmanlı Türkçesi - Eski Anadolu Türkçesi - Türkiye Türkçesi
D) Karahanlı Türkçesi - Eski Anadolu Türkçesi - Türkiye Türkçesi
E) Kuzey-Doğu Türkçesi- Karahanlı Türkçesi- Osmanlı Türkçesi
"Namık Kemal, bir yazısında, 'Edebiyatsız millet dilsiz insan kabilindendir.' der. Gerçekten edebiyatları milletlerin dili saymak doğru bir görüştür. Fertler nasıl karşılarındaki insana duygu ve düşüncelerini dil ile anlatırlarsa millet ve insanlık planında edebiyatlar da aynı vazifeyi görür."
Mehmet Kaplan
5. Yukarıda verilen metindeki yazarın "anlatım tutumu"yla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) mizahi B) eleştirel C) ironik
D) alaycı E) açıklayıcı
-----dilde kelimeler, çoğu zaman lügat veya "temel anlam"ının dışında kullanılır. Bu sebeple ------ dil, önemli ölçüde "yan anlam" üzerine kurulmuş bir ifade biçimidir. Bu noktada -----dili bir anlamda tabiî dilden bir "sapma" olarak değerlendirmek de mümkündür. Ayrıca-----dilde, kelimelerin sadece ve tek başına manası değil, onun ses, duygu ve çağrışım değeri; birden fazla kelimenin birbirleriyle olan münasebetleri sonucu oluşan mana, ses ve çağrışım birlikleri de büyük önem arz eder.
İsmail Çetişli
6. Metnin akışına ve anlamına göre metinde boş bırakılan yerlere aşağıdaki kavramlardan hangisinin getirilmesi uygundur?
A) Bilimsel B) Gündelik C) Edebî
D) Yazılı E) Sosyal
(I) "Belki dağ bulutusun sen, belki ova, belki deniz,
Belki de eski aşklardan kopmuş kalmış
Ve unutulmuş.
Belki de bir ezgi kızların türkülerinden
Öyle gözyaşı, öyle düş, öyle sevinç"
Cahit Külebi
(II) "Serbest atmosferde, buz kristalleri ve su damlacıkları gibi gözle görülür parçacıkların bir araya gelmesiyle oluşan bulut, hava parselinin atmosfer içerisinde yükselmesi ile içerisinde bulunan su buharının yoğunlaşması sonucunda oluşur. Sisin buharlaşması şeklinde oluşumu da söz konusudur. Yükselme, soğuma ve yoğunlaşma gerekli olan üç temel özelliktir."
(http://www.mgm.gov.tr)
7. Yukarıda verilen "bulut" ile ilgili iki metni karşılaştırın aşağıdaki cümlelerin önüne bilgiler doğru ise (D), yanlış ise (Y) yazınız.
( D ) Birinci metin edebî, ikinci metin bilimsel bir dil ile yazılmıştır.
( D ) Birinci metin duygulara, ikinci metin somut verilere dayalıdır.
( D) Birinci metinde çağrışıma açıklık, ikinci metinde doğruluk esastır.
( Y ) Birinci metin gözlem, ikinci metin deneyimden hareket etmektedir.
( D ) Birinci metin kesinlikten uzakken ikinci metin kesin bilgilere dayalıdır.
( Y) Her iki metin de bir kavramla ilgili bilgi vermek amacıyla yazılmıştır.
8. Edebî türlerle ilgili aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Şiirin bütün edebî türlerin atası olduğu kabul edilir.
B) Türler genellikle nazım ve nesir olarak iki grupta değerlendirilir.
C) Türler tarihsel gelişim içinde bazı değişikliklere uğramıştır.
D) Edebî türleri belirleyen sınırlar gelecekte ortadan kalkacaktır.
E) Milletlerin kendine özgü edebî türleri olması gerektiği savunulmaktadır.
Türk edebiyatının devirlere ayrılmasında aşağıda verilenlerden hangisinin etkisi yoktur?
A) dinî inanışlar B) kültürel değişimler C) siyasi sebepler
D) alfabe değişikliği E) dille ilgili unsurlar
New York'un Brooklyn Köprüsü'nde dilenen bir kör varmış. Köprüden gelip geçenlerden biri adamcağıza günlük kazancının ne kadar olduğunu sormuş. Dilenci iki dolara zar zor ulaştığını söylemiş. Yabancı bunun üzerine kör dilencinin göğsünde taşıdığı ve sakatlığını belirten tabelayı almış, tersini çevirip üzerine bir şeyler yazdıktan sonra tekrar dilencinin boynuna asmış ve şöyle demiş: "Tabelaya gelirinizi artıracak bir yazı yazdım. Bir ay sonra uğradığımda sonucu söylersiniz bana." Dediği gibi bir ay sonra gelmiş: "Bayım size nasıl teşekkür etsem acaba?" demiş dilenci. "Şimdi günde on- on beş dolar kadar topluyorum. Olağanüstü bir şey. Tabelaya ne yazdınız da bu kadar sadaka vermelerini sağladınız?" "Çok basit." diye yanıtlamış adam, "Tabelanızda 'doğuştan kör' yazıyordu, onun yerine 'Bahar geliyor, ama ben göremeyeceğim' diye yazdım." Bu olay da gösteriyor ki
Özdemir İnce
10. Düşüncenin akışını dikkate alarak yukarıdaki paragrafa bir sonuç cümlesi yazınız
dilin şiirsel işlevde kullanılması insanlar üzerinde etkili oluyor.
dille insanların duygularına hitap etmek etkili olmaktadır.
sözcükleri çağrışım uyandıracak şekilde kullanmak insanları etkiliyor.
gibi ifadeler getirilebilir.
11. Aşağıda verilen metindeki yazım yanlışlarını düzeltiniz
Yazmak bir tutku mu? Diye soruyorlar bana. Bu denizin içinde yıllarda kalmış bir canlıya suyu his edip etmediğini sormaya benziyor. O kadar uzun zamandır yazıyorumki... Bunun bir tutkumu yoksa alışkanlık mı olduğunu hatırlamıyorum bile. Ne var ki yazmanın temelde bir tutku olduğunu rahatlıkla söyleye bilirim. Yazmadığım zamanlar mutsuz oluyorum çünkü. Aynı zamanda yaşadığım bir anı, gördüğüm birşeyi not etmek benim içim bir alışkanlık. Bilgi sayar, cep telefonu icad edildi ama ben hala yanımda bir defter taşıyorum. Çünkü diğerleri soğuk geliyor bana. Kalemin kağıda değdiği o büyülü an var ya. İşte benim için o dünyalara değer. O defter çocuklarıma bırakacağım en güzel hatıra. Onu nüfuz cüzdanım gibi saklıyorum. Bence bu dünyada yazılmamış çok şey var daha...
Yazmak bir tutku mu? diye soruyorlar bana. Bu denizin içinde yıllarda kalmış bir canlıya suyu hissedip etmediğini sormaya benziyor. O kadar uzun zamandır yazıyorum ki... Bunun bir tutku mu yoksa alışkanlık mı olduğunu hatırlamıyorum bile. Ne var ki yazmanın temelde bir tutku olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Yazmadığım zamanlar mutsuz oluyorum çünkü. Aynı zamanda yaşadığım bir anı, gördüğüm bir şeyi not etmek benim içim bir alışkanlık. Bilgisayar, cep telefonu icat edildi ama ben hâlâ yanımda bir defter taşıyorum. Çünkü diğerleri soğuk geliyor bana. Kalemin kağıda değdiği o büyülü an var ya. İşte benim için o dünyalara değer. O defter çocuklarıma bırakacağım en güzel hatıra. Onu nüfus cüzdanım gibi saklıyorum. Bence bu dünyada yazılmamış çok şey var daha...
12. Aşağıda verilen şiirde dil hangi işleviyle kullanılmıştır? Metinden örneklerle açıklayınız
Otuz Beş Yaş şiirinde dil şiirsel işlevde kullanılmıştır.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder